ÜZÜNTÜNÜN SEBEPLERİ ve BELİRTİLERİ TANIMLAMA

Üzüntü ve endişe; korku, çekingenlik ve beklenti olarak kendini gösteren hissi bir tedirginlik halidir. Bir takım fizyolojik değişiklikler meydana getirir, bedeni ve ahlaki belirtileri vardır.Üzüntü, yalnızca psikolojik rahatsızlığı olan kimselerle sınırlı olmayan genel bir olgudur; belirli şartlarda bütün insanların karşı karşıya kalabilecekleri bir sorundur. Burada kişiler arasındaki farklılık, üzüntüye yatkın olup olmamaktadır, ayrıca yüz yüze kalınan meselelerin de belirleyiciliği vardır.Üzüntü ve endişenin kökleri, insanın kendini sevmesi ve koruması temayülüne dayanır. Bu öyle bir temayüldür ki, onsuz hayat olmaz, canlı varlığının devamının sebeb-i hikmetidir.Bilimsel ve sosyolojik bir kavram olarak üzüntü, sadece insanoğlunun direk sıfatıdır, çünkü gelişkin psikolojik özelliklere ihtiyaç duyar. İnsan aklının görevleri arasında bulunan bilinç, idrak, düşünme, ayırt etme, hayal kurma, hatırlarna, öğrenme, önceden algılama gibi özellikler insanı henüz olmamış olaylar hakkında beklentiler oluşturmaya ve daha önceden geçen hadiselerden sonuçlar çıkararak değişik düşüncelere girmeye itmektedir.Bu tür beklentiler hayatımız da ne kadar büyük yer ve önem işgal ederse, üzüntülerimiz o kadar artar. Beklenilen hadisenin olacağı vakit yaklaştıkça, ihtimallerin artmasıyla birlikte endişeler de artar.Sonuç olarak endişe, emin olunmayan beklentilerle ilişkilidir, kesin olarak bilinen şeyler endişeyi ortadan kaldırır.Örneğin, bütün soruları doğru cevapladığından emin olarak sınavdan çıkan bir öğrenci, her ne kadar sonucu öğrenmeye can atsa da, endişe taşımaz. Aynı şekilde, bütün soruları yanlış cevaplayan bir başka öğrenci, üzgün veya kızgın da olsa endişeli değildir.Ama soruların bazılarını doğru, bazılarını yanlış cevaplayan üçüncü öğrenci sınav sonuçlarını endişe ile bekler.Ne var ki, hayatta karşılaşılan olaylar bu kadar net ve açık olmayabilir. Kainata ve onun kanıınlarına dair bilgimiz son derece azdır. Gaybı Allah'tan başka kimse bilemez. Kaderin bizim için gizlediklerini, duyularımızm kavraması mümkün değildir, hatta çoğu zaman bildiğimiz şeyleri kontrol altında tutmakta bile aciz kalırız. Bundan dolayı kaçınılmaz olarak endişe ve üzüntüye maruz kalırız. Gerçek şu ki, geçmişe gam ve tasa çekmeden, gelecek için keder ve endişe etmeden, hayatın getirdiklerini iman, sabır ve çabayla aşma noktasındaki güç ve irade fark
lılığından başka insanlar arasında bir fark yoktur.

Yorumlar